DEMOKRASİ GÜÇLERİ BİRLEŞMELİ
Kuruluşundaki tekçiliği dayatan, güvenlikçi yönetim politikalarıyla hayatın her alanını dilediği gibi sınırlayan devleti kutsayan anlayışa söyleyecek sözümüz var.
Türkiye’yi ırkçılık girdabından çıkamayan ve dini hassasiyetler söylemiyle islamın bir mezhebinin anlayışıyla beslenen sağ popülist politikalara mahkum edenlere çok sözümüz var.
Türkiye, Emek ve Demokrasi Güçleriyle İttifakı düşünmeyenlerin; demokratlıklarını, sosyal demokratlıklarını sorgulamamız gerek.
Nereye kadar; “gün o gün değil” hesabına mahkum olalım?
Bu ülkenin demokrasi güçlerinin;
Demokrasiden, özgürlüklerden yana olan ve ülkenin tüm kesimlerinin temsiline dayanan bir demokrasiyi inşa edebilecek
Merkezi ve yerel yönetimi, yetki devri esası çerçevesinde demokratik olarak hayata geçirebilecek
Halkın yönetime güçlü bir şekilde katılabileceği mekanizmaları işletebilecek
Demokrasinin kalıcılığının; yönetimde tüm kesimlerin eşit yurttaşlık anlayışı prensibine uygun olarak temsiliyle mümkün olacağı düşüncesine bağlı kalacak
Başta anayasa olmak üzere, tüm kanuni düzenlemelerin; uluslararası sözleşmelere, genel geçer evrensel hukuk kurallarına uygun ve katılımcı anlayışla hazırlanacağı gerçeğinden ayrılmayacak
Tüm çalışanların örgütlü mücadelesinin, demokrasinin olmazsa olmazı olduğu bilinciyle davranacak
Yaşam tarzı, inanç, kimlik, kültürel farklılıkların toplumun en büyük zenginliği olduğu bilinciyle hareket edecek ve tüm yönetsel faaliyetlerin bu farklılıklara saygı çerçevesinde düzenlenmesi gerektiğine inançla, süreçleri uygulayacak
Barışın egemen olacağı bir dünyada; insana saygının ve insani değerlerin yaşayabileceğinin savunucusu olacak
Ulusal ve uluslararası politikaların, barışın temel değer olduğu gerçeği üzerine bina etmenin ödün vermez savunucusu olacak ve savaşın bir insanlık suçu olduğu bilinciyle hareket edecek
Faşizmin kurumsallaşmasını önlemenin, demokrasiden yana tüm kesimlerin birlikte davranmasıyla önleneceği, ideolojik, siyasi düşünce farklılıklarının birleşmenin ve birlikte mücadele etmenin önünde engel teşkil etmeyeceği gerçeğini dikkate alacak
İnsanların; dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel haklarının korunması ve güvenceye alınmasının devletin birinci derece görev ve sorumluluğu olduğu bilinciyle yönetsel süreçleri işletebilecek
Bilgi, birikim ve potansiyele sahiptir. Güçlerimizi birleştirelim…
06 Ekim 2022
Ali Ekber Pekşen
Bodrum - Muğla
POPÜLİZM ve OTORİTER YÖNETİMLER 1970’li yıllar kapitalizminin en önemli göstergesi, çokuluslu şirketlerin doğuşu ve yaygınlaşmasıdır. Bu yaygınlaşmayı, küreselleşme adıyla ve “yeni” olarak sunan kapitalizm, SSCB’nin ve Doğu Bloku’nun çöküşüyle ideolojik rekabeti de geride bırakmış, dünyanın tek belirleyeni olmuştur. Küreselleşmenin en temel göstergesi, sermaye dolaşımı ve karşılıklı bağımlılığın artmasıdır. Dolaşım serbestisi, yatırımcılara kârlılığın ilk sıraya alınmasının fırsatlarını yaratmış, yatırımcılar da, bu fırsatlardan istifade amacıyla sınır tanımayacak şekilde yeni pazarlara yönelmişlerdir. Para hareketlerinin bu denli dolaşımı, ekonomik temelli uluslararası örgütleri doğurmuş, neo-liberal dünya düzeni pekişmiştir. ABD, kendi kontrolündeki tek kutuplu uluslararası sistem sayesinde, dünyanın çeşitli bölgelerinde rahatlıkla hareket etmeye başlamıştır. ABD’nin Küreselleşme ya da Yeni Dünya Düzeni adı altında sunduğu, gerektiğinde silah zoruyla dayattığı bu ilişkiler ağı, uyulm
Yorumlar
Yorum Gönder