Kayıtlar

Ekim, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
100 YILLIK MİLLİ DEVLET ve YAŞANMIŞLIKLAR Bu coğrafyada uluslaşma sürecinin, 19. yüzyılın başından itibaren hayat bulduğu söylenebilir. Zira yüzyılın başlangıcıyla birlikte devlet; ekonomik, siyasi, hukuki, ulaşım, haberleşme, teknoloji, eğitim, askeri alanlarda Avrupa kapitalist sistemine uyum çabaları başlatmış. Asker, sivil, bürokrat, teknokrat devlet kadroları aracılığıyla yürütülen faaliyetler; modernleşme, batılılaşma, medeni milletler seviyesine ulaşma olarak anlatılmış. Kapitalist sisteme uyum çabalarının siyasi etkisi ise; genel ifadeyle, imparatorluk bünyesindeki farklı kimliklerin milliyetçi çıkışları olmuş. Bu çıkışlar; ekonomisi oldukça gerilemiş, sanayileşme sürecini ıskalamış, eğitim ve hukuk gibi alanlarda uhreviyeti öncelemiş, mülkiyet hukuku saraya endeksli yönetimi zorlamaya başlamış. Batı kapitalist sistemiyle yol alma düşüncesi, yönetimi çok geniş alanlarda çeşitli reformlara yöneltmiş. Gecikerek de olsa, toplumsal hayatın her alanında, Avrupa kapitalist devletle
EĞİTİM SİSTEMİNDEN BEKLENTİLER Neredeyse orta büyüklükte bir ülke nüfusuna denk gelecek 18 milyon civarında öğrencimizle başlayan eğitim-öğretim yılı; koşuşturma, telaş ve sınavları önceleyen anlayışla sürecek. Bütün bu koşuşturmaların ve telaşın temel amacı, ülkemizin geleceği çocuklarımızın, birey olarak kendilerini geçekleştirmeleri ve istenen özelliklerle donanımlı olarak yetişmelerini sağlamaktır. Bu temel amacı gerçekleştirmenin çok fazla belirleyicisi vardır. asıl belirleyici ise, devletin yurttaş yetiştirme anlayışı ve buna uygun sisteme esas düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler; müfredat, ders kitaplarının içeriği, iş takvimi, mevzuat gibi bir dizi prosedürden oluşur. Bunun yanı sıra; okulların araç, gereç ve fiziki donanımları, eğitimden sorumlu olanların tutum ve davranışları, geleneksel yapı ve kültürel kodların çocuk yetiştirme anlayışı üzerindeki etkileri önemlidir. Beslenme, barınma, ulaşım, sağlık hizmetleri, sosyo-ekonomik yapı, gelir dağılımı adaletsizliğiyle ortaya çık
DEMOKRASİ GÜÇLERİ BİRLEŞMELİ Kuruluşundaki tekçiliği dayatan, güvenlikçi yönetim politikalarıyla hayatın her alanını dilediği gibi sınırlayan devleti kutsayan anlayışa söyleyecek sözümüz var. Türkiye’yi ırkçılık girdabından çıkamayan ve dini hassasiyetler söylemiyle islamın bir mezhebinin anlayışıyla beslenen sağ popülist politikalara mahkum edenlere çok sözümüz var. Türkiye, Emek ve Demokrasi Güçleriyle İttifakı düşünmeyenlerin; demokratlıklarını, sosyal demokratlıklarını sorgulamamız gerek. Nereye kadar; “gün o gün değil” hesabına mahkum olalım? Bu ülkenin demokrasi güçlerinin; Demokrasiden, özgürlüklerden yana olan ve ülkenin tüm kesimlerinin temsiline dayanan bir demokrasiyi inşa edebilecek Merkezi ve yerel yönetimi, yetki devri esası çerçevesinde demokratik olarak hayata geçirebilecek Halkın yönetime güçlü bir şekilde katılabileceği mekanizmaları işletebilecek Demokrasinin kalıcılığının; yönetimde tüm kesimlerin eşit yurttaşlık anlayışı prensibine uygun olarak tem