TEKİRDAĞ HALKEVLERİ ve HALKODALARI Tekirdağ – Çorlu – Malkara 1932 -1951 Değerli eğitimci, yazar, araştırmacı Yavuz YALÇIN’ın; “Tekirdağ Halkevleri ve Halkodaları” adlıyla yayınlanan kitabı, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına ait tarihi belgeler ışığında hazırlanmış bir eser. Eser; Cumhuriyeti kuran kadronun ideolojisini ve ideallerini gerçekleştirmek üzere yürüttüğü faaliyetlerin dökümü niteliğinde. Çünkü; faaliyetlere ilişkin birinci elden belgelerin, büyük bir sabır ve titizlikle incelenmesiyle oluşmuş. İlk bakışta Tekirdağ özeline özgü bir çalışma gibi algılansa/görünse de, incelenen belgeler ve belgeler ışığında yapılanların ortaya çıkarılması, Cumhuriyet yönetiminin kurucu kadrosunun felsefesine ilişkin anlamlı bilgiler içeren bir çalışma. Bu yönüyle de, döneme ilişkin çalışacak araştırmacılar için önemli bir tarihi kayıt özelliği taşımaktadır. Bu kitap; devletin vatandaşa ulaşma çabalarının, dönemin okur – yazar, eli kalem tutan, meslek sahibi ve de devlet memuru sıfatı olanlarla yürütüldüğünü belgelemekte. Bu kadroların, adeta seferberlik ilan eder gibi çalışmalarının belgelenmesi ise oldukça anlamlı bir tespit. Zira bu faaliyetlerle; Cumhuriyet ideolojisini, yönetimin sorumluluk alanındaki her yerleşim birimine ulaştırılması hedeflenmektedir. Bu anlamda başarılı sonuçlar alındığının belgelerle ortaya konulması, dönemin özelliğine yönelik değerli bir tespit. Kitaptaki belgeler ışığında verilen bilgilerden yola çıkarak; devletin kuruluşuna esas özelliği olan olayların, günü gününe ve günün anlam ve önemine uygun biçimde ve de törenlerle anıldığını, kutlandığını görmekteyiz. Bu törenlere ve merasimlere vatandaşların katılımını sağlayacak çabaların üst düzeyde oluşu, merkezi devlet yönetiminin yerelde yapılan bu çabaları kolaylaştırıcı katkılarının (ayni ve nakdi) varlığı, günün anlamına dair yapılan faaliyetlerin, paneller, gösteriler, söyleşiler şeklinde gerçekleşmesinin belgelerle açıklanmış olması da dikkate değer bir durum tespiti. “Cumhuriyet Yurttaşı” yetiştirme çabalarında devletin; tüm kurum, kuruluş ve organlarıyla ve üst düzeyde duyarlılıkla hareket ettiğini görmekteyiz. Bu duyarlılığın; resmi görevli devlet memurlarından mürekkep bir ekiple, sivil toplum kuruluşu gibi faaliyet gösteren kuruluşlar (Halkevleri, Halkodaları) aracılığıyla yürütmesi de oldukça manidar bir durum. Bu tür oluşumlarla vatandaşa ulaşma çabalarının siyasi boyutunun, devletin tüm birimlere intikali ve resmi ideolojinin, tüm yerleşim birimlerinde sivil kitlelerce benimsenmesinin hedeflenmiş olmasının da işareti gibi. Hemen tüm çabalarda, halkın eğitilmesi ve eğitim yoluyla Cumhuriyet felsefesinin kitlelerce benimsenmesi yolunun seçilmesi de, kurucu kadronun eğitime verdiği önemin bir başka boyutu olarak kayıtlanmış. Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ait bu inceleme – araştırmayla; kurucu partinin, devletin tüm birimlerinde, devlet organlarında, resmi sıfatı olan devlet memurları aracılığıyla yürütülen faaliyetlerde, devlet kurumu gibi algılanmış ve davranmış olduğu belgelenmiş. Bu durumun; çok partili siyasal sisteme geçişten sonra da, devlet yönetimine ne kadar sirayet ettiğinin araştırılmasına yönelik önemli bir veri olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bir dönem birlikte görev yaptığımız, değerli arkadaşım, eğitimci, araştırmacı, yazar Yavuz YALÇIN bu eseriyle belli bir tarihe ışık tutmuş. Bir dönemin belgelerle gelecek nesillere aktarılmasına yönelik önemli bir çalışmaya imza atarak, tarihe kayıt düşmüş. Yavuz YALÇIN; mütevaziliği, soğukkanlılığı, sükuneti, nezaketi, olaylar karşısında aldığı objektif tutumu, iyiye, güzele, doğruya ulaşma çabalarını aralıksız sürdürüşüyle de örnek bir eğitimci. İmzalanmış bir kitabını bana ulaştırdı. Bu zarif davranışa sonsuz teşekkürler… Emeğine, yüreğine, aydınlık aklına sağlık Yavuz YALÇIN… 17 Mayıs 2022 Ali Ekber Pekşen Bodrum

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NAZIM HİKMET