Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
KADIN HAKLARI Antik Yunan Site Devleti ya da Atina demokrasisinin temeli kanun hâkimiyetidir. Hürriyet anlayışı, seçme ve seçilme gibi siyasi haklarla sınırlıdır. İnsan bir sitenin mensubudur ve birey olarak bir değeri yoktur. İnsana, devlet içinde kişisel hak tanıyan bir düşünceye rastlanmaz. İlk Çağın en eski ve en iyi korunan yazılı belgelerinden Hammurabi kanunları dâhil, bu dönem bağışlanan hakların, gerçek anlamda insan hakları olduğu söylenemez. Bu haklar bütün insanlara tanınmamış, köleliğin kurumsallaşmasına yardımcı olmuşlardır. Antik çağda, stoacılar, insana özel yer ayırdıklarını, “tabiata uygun” hayat kavramıyla dile getirmişler. Stoa ahlâkının temeli; “tabiata uygun” hayat anlayışı ve insanın tabiatı gereği özgür ve eşit olması düşüncesidir. Bu nedenle, devletin hukukundan üstün bir hukuk düzeni olduğu düşüncesiyle hareket ederler. İnsan haklarının temeli olan bu düşünceyi ilk defa dile getiren Stoacılar, devleti her şeyden üstün gören anlayıştan ayrılırlar. Orta Ç